Yayın yok.
Yayın yok.
Toprak Ana #30: Yaşam Pınarlarımız, Güneydoğu Anadolu
22 Mayıs 2008 Perşembe

Bu yıl yaşanan kuraklıktan ülkemizde en çok etkilenen yöremiz Güneydoğu Anadolu oldu. Geçtiğimiz günlerde bölgeye yapmış olduğumuz gezide karşılaştığımız insanlarımızın renkliliği, kültürel çeşitliliği ve coşkusu bizleri çok heyecanlandırdı.

Bir yanda Türkiye'nin en büyük barajlarının yapım çalışmalarının sürdüğü ve buna bağlı öncelikli sulama projelerinin gerçekleştiği Harran ovası, diğer bir yanda ise, bir zamanlar bahar yağmurlarının eksilmediği tarlalarda, bir traktör suya muhtaç çiftçinin yanan buğdayı, arpası, kirazı…

Sulama konusunda Atatürk Barajı ile başlayan hamleler kuşkusuz bölgenin verimli Mezopotamya toprakları için büyük bir değişim imkanı oluşturmuş. Ancak benzer barajların her pahasına oluşumunu sağlamaya çalışmak ne yazık ki bu fırsatları, farklı kulvarlarda büyük hatalara ve geri dönüşü olmayan kayıplara da taşıyabiliyor. Zeugma'da geç kaldık; bir tarih sular altında kaldı. Hasankeyf'i de yok edersek aynı günahı ikinci kez işleyerek bu insanlık ayıbını iyice pekiştireceğiz.

Bölgenin farklı köşelerinde, toprak ve insan değerleri için mücadele edenler ile sohbet ediyoruz: Doğa Derneği'nden Erkut Ertürk, Hasankeyf muhtarı Mehmet Ayhan, Diyarbakırlı İsmail amca, Mardin Çevre Ekoloji ve Yaban Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Nusret Çakar, Harran'lı gönüllü turizm rehberi Salih Gümüştop ve Gaziantep Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Faruk Demir...

Bu sohbetlerin ve dostlukların değerini, Aynur Doğan'ın seslendirdiği ve Cem Aksel'in davulu ile yer aldığı türküde yüreklerimizde hissediyoruz. "Keçe Kurdan" albümünden "Ahmedo":

Ahmedo roni heyran
Tu ne mir i ne hekim i
Kuro gede tu ne mir i ne hekim i
Li bala dılê mın evdala xwede
Taviki taviya bihare
Mehan qulan nisan ü adarê
Lı ser sıng ü bere mın evdalâ xwedê de
Ne dıqurici ne dıbari
Ez rebenım...
Ez rabene ki dil xeribim
Hay delal Hay delal
Hay delal şev tariye tê nabinim
Hay le dine go şina meran
Naye nemaye lı welatê
Ez neminim neminim
Ez neminim dı havine dâ


Türkçe çevirisi:

Ahmed’im aydınlığım
Hayran olduğum, sen ne bey ne de hekimsin
Ben Allah'ın garibinin gönlünde
Bir bahar yağmuru
Aylardan mayıs, nisan ne mart
Ben Allah'ın garibinin göğsünün üzerinde
Ne döküldüm ne de yağdım
Ben garibim
Yüreği özlem dolu bir garibim
Gece karanlıktır seni göremiyorum
Dediler ki erkeklerin yasının sesi
Kalmamış gelmiyor ülkede
Ben kalmayayım
Yazın sıcağında eriyip kalmayayım

Program kaydı aşağıda yer almaktadır.
Toprakana # 29: Paketlenmiş Sağlık
15 Mayıs 2008 Perşembe


Toprak Ana'nın 29. programındaki konuklarımız Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü'nden Dr. Yavuz Dizdar ve İTO 69. Meslek Komitesi Üyesi Sayın Sadık Çelik.

Sağlıklı yaşam peşinde beslenme konusuna bakış açımız, önerilen paket çözümlerin işlevselliği, bitkisel atık yağların sağlığımız ve çevre açısından oluşturduğu riskler, yemek sektöründeki denetim mekanizmaları ve yasal yapılanmadaki bakış açıları konuşacağımız konu başlıkları arasında yer alıyor.

Programda Sabahat Akkiraz'ın Seyran albümünden, Çayırlı/Erzincan yöresine ait "Hey dost" türküsünü dinliyoruz:

Bin heybet ile gelir
Duran aslana bakın
Yılanı kamçı etmiş
Eri meydana bakın

Hey dost hey dost Ali dost
Bir keşkül kaldı bir post

Binmiş cansız duvara
Dostuna vara vara
Akıl ermez bu sırra
Şah-ı Merdana bakın

Hey dost hey dost Ali dost
Bir keşkül kaldı bir post

Güzellerin güzeli
Zülfikardadır eli
Davut Sulari Veli
Kamber Selman'a bakın

Hey dost hey dost Ali dost
Bir keşkül kaldı bir post

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Toprak Ana # 28: Eğitimde nereden nereye?
08 Mayıs 2008 Perşembe

Toprak Ana'nın 28. programında konuklarımız, Gülümser Yücel ve Kerim Gürçay.

Gülümser Yücel bizlere babasının hatıralarını son derece alçak gönüllü ifadeleriyle aktarırken, Hasan Âli Yücel tarafından gerçekleştirilen Cumhuriyet döneminin en önemli projelerinden biri olan Köy Enstitülerini ve bugün geldiğimiz noktada eğitimin dünyamız, topraklarımız ve insanlarımız için oluşturduğu açılımları, Açı Okulları'nın kurucularından Kerim Gürçay ile mukayese ediyoruz.

Köy Enstitülerinin heyecanını ve birliktelik ruhunu bizlere en iyi şekilde yansıtan, Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılan ve Adnan Saygun tarafından bestelenmiş Ziraat Marşı'nı dinliyoruz programımızda:

Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine
Milletin her kazancı, milletin kesesine,
Toplandık baş çiftçinin Atatürk'ün sesine,
Toprakla savaş için ziraat cephesine.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,

Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz.

İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak.

En yeni aletlerle en içten çalışarak,
Türk için yine yakın dünyaya örnek olmak,
Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.

Kuracağız öz yurtta, dirliği düzenliği.

Yıkıyor engelleri, ulus egemenliği
Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.
Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.


Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Toprak Ana # 27: Altını oymak...
01 Mayıs 2008 Perşembe

Yeraltı değerlerine ulaşmak için, toprak ve üzerinde nefes alanları hiçe sayan zihniyeti konuşuyoruz Toprak Ana'nın 27. programında. Programımıza telefon ile katılan konuklarımız ile olayları değerlendiriyoruz:

- Muammer Sakaryalı; İnay Vicdan Hareketi sözcüsü
- İsmail Yenigün; Kaz Dağı Koruma Girişimi, Kaz ve Madra Dağı Çevre Platformu üyesi
- Arif Ali Cangı; Ege Çevre ve Kültür Platfomu (EGEÇEP) Yürütme Kurulu üyesi

Siyanürle elde edilen altına karşılık, yokolan değerlerimizin hesabını nasıl yapıyoruz? Hukuk devleti temsilcileri yasaları uyguluyorlar mı? Mevcut anayasamıza rağmen, yasalar ve yönetmelikler ne amaçla değiştiriliyor? Altını oymak ile bu topraklar üzerinde kazananlar ve kaybedenler kimler? Bu konudaki gelişmeler ve bazı görüşler: http://yeraltimiz.blogspot.com/

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Program # 26: Pirincin taşı...
24 Nisan 2008 Perşembe

Toprak Ana'nın 26. programında, stüdyo konuğumuz TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık ile pirincin taşını ayıklıyoruz.

Fiyatlardaki gelişmeler gıdaya ve tarıma bakış açımızı değiştirebilir mi? Kıtlık ve "pirinç stoğu kalmadı" haberleri bir manipülasyon mudur? Gıda güvenliğimiz tehdit altında mıdır? Bu konuda iyimserlik ve kötümserliğin bilimsel gerçekler karşısındaki tercih sebepleri nasıl şekillenebilir? Şirketlerin gıdaya kar amaçlı bakmasının ne gibi sakıncaları olabilir?

Programda İncesaz'dan Elif albümüne yer veriyoruz. Cengiz Özkan bir Kırım türküsü seslendiriyor: "Kadifeden Kesesi"

Kadifeden kesesi
Havadan gelir sesi
Oturmuş sazını çalar
Nazlı da civan
Ciğerimin köşesi

Kadife yastığım yok
Odana bastığım yok
Ne geleyim odana
Nazlı da civan
Evvelki dostluğum yok.


Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.

Program # 25: Yerel Çiftçilerimiz
17 Nisan 2008 Perşembe

Toprak Ana'nın 25. programında, Dünya Çiftçileri Mücadele Günü'nde, farklı yörelerimizden yerel çiftçilerimizle sohbet ediyoruz.

Stüdyo konuğumuz İlhan Koçulu ve telefonla programımıza katılan Berin Ertürk, Habil Demircan, Serdar Tanal ve Haydar Alagöz içtenlikle özlemlerini ve sıkıntılarını bizlerle paylaşıyorlar.

Tohumların, toprağın ve gıda ürünlerinin çok uluslulaştırıldığı, teknolojik girişimlerde patentlerin hakimiyetinde yol aldığımız, yerel ve geleneksel bilginin değersizleştirildiği bir dünyada, yerlerini henüz endüstriyel tarıma, sözleşmeli çiftçiliğe ve şirketlere kaptırmamış olan "yerel çiftçilerimiz" gelişmeleri nasıl yorumluyorlar? Bu mücadele verilmeli midir, verilebilecek midir? Bir tarım ülkesinde tarım niçin can çekişiyor? Yerel çiftçilerimiz, gıda güvenliğimiz ve biyoçeşitliliğimizin kahraman askerleriyken niçin bu durumdalar?

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Program # 24: Organik Bal ve Arıcılık
10 Nisan 2008 Perşembe

Stüdyo konuklarımız:

- Süheyla Saklar, emekli - Kırklareli, İğneada Beldesi, Limanköy
- Meral Büyükbüce, ev hanımı - Kırklareli, Demirköy
- Hüseyin Balkaya, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Arıcılık Sorumlusu

Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı 2007 yılı başlarında AB'ye katılım süreci öncesi Sivil Toplumun Güçlendirilmesi STK hibe programı kapsamında Kadın Haklarının Korunması ve Geliştirilmesi bileşenine bir proje başvurusunda bulunmuştur. Bu projede özellikle kuzeybatı Kırklareli'nde yaşayan İlköğretim Mezunu işsiz 50 genç kadına arıcılığı ve organik bal üretimini öğretmek ve kendi arıcılık işletmelerini kurabilmeleri hedeflenmektedir. Proje Kırklareli Valiliği, Tarım İl Müdürlüğü, Kırklareli Arıcılar Birliği, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünün destek ve himayelerinde gerçekleştiriliyor.

Ülkemizde bal sorunu her geçen gün farklı bir boyuta taşınıyor. Stokların tükenmesi sonucu başlayacak ithalatın Türkiye balcılığını nasıl etkileyebileceğini konuştuk programımızda.

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Program # 23: Toprakla Dost Kalabilmek için Doğru Enerji Kaynakları
03 Nisan 2008 Perşembe


Konuğumuz, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Sn. Dr. Tanay Sıdkı Uyar. Kendisi ile "toprakla dost kalabilmek için doğru enerji kaynakları" üzerinde konuşuyoruz. Türkiye'de ve dünyada, tercihler ve kararlar ne uğruna, ne pahasına veriliyor? Sürdürülebilir enerji kaynakları konusunda Türkiye'nin elindeki büyük potansiyele karşın, nükleer enerji bir alternatif midir? Nükleer enerjide, ABD'nin ve batılı ülkelerin asıl stratejileri nedir? Politik irade neleri ön görmeli?

Oya Küçümen, "Bana bir masal anlat baba" diyor seslendindirdiği duygu dolu parçada ve ekliyor, "içinde bütün oyunların, kurtla kuzu olsun..."

Program ses kaydı aşağıda yer almaktadır.
Program # 22: Biyoçeşitlilik ve GDO
27 Mart 2008 Perşembe

Bu haftaki programımızda konuğumuz, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Neş’e Bilgin. Türkiye’deki akademik hizmetlerinin yanı sıra, bu yıl Danimarka’da araştırmalarını sürdüren Neş’e Bilgin, aynı zamanda Meyve Mirası Çalışma Grubu’nun da bir üyesi; http://www.meyvemirasi.org/

Programda son derece kritik bir konu olan biyoçeşitlilik ve genetiği değiştirilmiş organizmaları (GDO’yu) ele alıyoruz. Dünya’da tekelleşen ve salt ticari dürtülerle stratejilerini oluşturan firmaların önderliğinde artış gösteren üretimler, genetiği değiştirilmiş ürünlerin üniversitelerde ne gibi hedeflerle araştırıldığı ve bu ürünlerin etik ve sağlık değerleri üzerinde durduğumuz hususlar.

Konuyla ilgili oldukça kapsamlı bir yazı (ingilizce): http://www.newscientist.com/channel/life/gm-food/dn9921

Ülkemizde konu hakkındaki endişeler sivil toplum tarafından geçtiğimiz yıllar itibarıyla daha yoğun dile getirilmeye başlandı: http://www.gdoyahayir.org/gdo/default.htm

Özellikle GDO'lu tohum ithali, ürün etiketleme ve laboratuar kontrollerinin yasal çerçeve içine alınması konusunda yıllardır rafta bekleyen biyogüvenlik kanunumuzun, uluslararası normlarda revize edilerek en kısa süre içinde yürürlüğe girmesi toplum sağlığı ve biyoçeşitliliğimizin korunması açısından son derece kritik öneme sahip.

Programımızda, Cengiz Özkan bizlere tutkulu bir Aşık Veysel türküsü seslendirecek: “Sen bir ceylan olsan…”

Sen bir ceylan olsan ben de bir avcı
Avlasam çöllerde saz ile seni
Bulunmaz dermanı yoktur ilacı
Vursam yaralasam söz ile seni
Kurulma sevdiğim güzelim deyin
Bağlanma karayı alları geyin
Ben bir çoban olsam sen de bir koyun
Beslesem elime tuz ile seni
Koyun olsan otlatırdım yaylada
Tellerini yoldurmazdım hoyrada
Balık olsan takla dönsen deryada
Düşürsem toruma hız ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden
Ayrı düştüm vatanımdan ilimden
Kuş olsan da kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni.

Program ses kaydı aşağıda yer alıyor.
Program # 21: Bizim keçilerimiz ne olacak?
20 Mart 2008 Perşembe

Toprak Ana'nın 21. programında İstanbul'da, Kemerburgaz'ın Çiftalan köyünde, Vehbi Güçlüer'e konuk oldum.

Vehbi Güçlüer'in dedesi Selanik'den İstanbul'a 1893'de gelmiş. Ailesini getirirken keçilerini de unutmamış; yanında getirmiş. Üç nesil devam eden keçiciliğe, eğer bugünlerde Orman Bakanlığı'ndan aksi yönde bir karar çıkmazsa, ne yazık ki Mayıs ayının sonunda veda edecek Vehbi Güçlüer ve yörede onun gibi keçicilik yapan diğer çiftçiler.

"Gelsinler, benim keçimin bu ormanlara zarar verdiğini belgelesinler, 24 saat içinde tüm keçimi yok ederim" diyor Güçlüer ve ekliyor, "yeni kesimi yapılmış ormanlarda filize koyvermiycen; onun dışında hiçbir şey kabul etmiyorum. 5 sene filize girmeyen keçi ondan sonra mümküm değil zarar yapmaz. Bu budur."

http://toprakana-org2.blogspot.com/2007/12/blog-post.html

Dünya'da üretim, ithalat ve ihracat konusunda önde gelen ülkeler: http://www.theikga.org/goat_facts_around_the_world.htm

Avustralya, Fransa gibi gelişmiş ülkeler dünyanın en önde gelen keçi sütü ve peyniri ihracatçısı olabiliyorlarsa, keçiyi sadece geri kalmış ülkeler için bir alternatif olarak görmemeliyiz:
http://www.rirdc.gov.au/reports/NAP/01-055sum.html

Programda Candan Erçetin'in seslendirdiği bir Malkara türküsü dinliyoruz: "Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar"

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar,
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler.

Uçan da kuşlara malûm olsun, ben annemi özledim;
Hem annemi hem babamı, ben köyümü özledim.

Babamın bir atı olsa binse de gelse,
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse,
Kardeşlerim yolları bilse de gelse.

Uçan da kuşlara malûm olsun, ben annemi özledim;
Hem annemi hem babamı, ben köyümü özledim
.

Programın ses kaydı aşağıda yer almaktadır.